Bahaettin Karakoç – Kekliğime Ağıt Şiiri
Karşı duran karlı dağlar akça gönlümdür
Bir çoban ateşi ince ince tütende
Gök ırgalanır gözlerimin sarı nehrinde
Eşim keklik bir kafeste ötende.
İster çöpten olsun
İster sarı altından
Kafes aynı kafes oy
Kara bir zindan!
Gece bir atmacadır, döner üstüne üstüne
Ekşi bir elmayı koklar yüreğin
Çiçekleri çirkin bir perde iner üstüne
Çoğalır karası şeker gözlerinin.
İster gül çubuğundan olsun
İster söğüt dalından
Kafes aynı kafes oy
Karanlık bir zindan!
Kesik kanatlarda derman ne gezer
Çalmışlar rüzgârını meşeli dağlardan
Hicret düşlerini kelepçelemişler
Parmaklarındaki kına değil, kan.
İster çelik telden olsun
İster saç kıllarından
Kafes aynı kafes oy
Kapkara bir zindan!
Çalmışlar nice yıllarını, meyvesi acı
Perçemler taranır eski aynalarda
Çeyizi çürümüş sabır sularında
Bir yıldız çarpmış yüreğine, sonra bir daha.
İster giysilerden olsun
İster paradan puldan
Kafes aynı kafes oy
Küflü bir zindan!
Şu buzlu camlardan buzlar daha güzeldi
Nerde kaldı karda sekmek, doruklarda uçmak?
Kim demiş kekliğim evcilleşti,
Kime kalmış gönül yarasını sarmak?
İster mukavvadan olsun
İster kerpiç tuğladan
Kafes aynı kafes oy
Acımasız bir zindan!
Kekliğim tutsak ta ben hür müyüm?
Kıyılara vura vura akıyoruz ya
Sevgiyi, şiiri, düşü öldürenler vurmuş bizi
Selâm verdiğimiz gün bu dünyaya.
İster buyruklardan olsun
İster kurallardan
Kafes aynı kafes oy
İlkel bir zindan!
Bahaettin Karakoç – Kekliğime Ağıt Şiiri
Bahaettin Karakoç Şiirleri
Yorum Yaz
Bir yorum yazmak için giriş yapmalısınız.