Mevlâna – Gel Ey Can Şiiri
Bir ağaç ve ateş gördüm, bir ses geldi: “Ben cânânım.”
Ateş beni çağırıyor, yoksa ben Mûsa mıyım?
Sıkıntıyla çöle girdim, bıldırcın ve helva tattım
Mûsa gibi kırk yıldır bu çölde gezip durmadayım
Gemiden, denizden sorma, gel de ilginçlikler seyret
Ki ben bunca yıl karada gemiyle yol almadayım
Gel ey can, Mûsa sensin, şu bedense senin asan
Eline alırsan asâyım, atarsan ben ejderhayım
Sen İsâ’sın, ben kuşunum; sen çamurdan bir kuş yaptın
Bana bir nefes üflersen bak nasıl gökte uçarım!
Ben mescidin direğiyim; Peygamber’in yaslandığı…
Başka yere yaslanınca hicran derdiyle ağlarım
Ey sâhiplerin sâhibi, ey sûretsiz heykeltıraş…
Bana ne resim çizdiğin sen bilirsin ben bilemem
Bazen taşım, bazen demir, kimi zaman tüm ateşim
Bazen taşsız bir terazi, bazen terazi taşıyım
Bazân otlarım burada, bazen de otlarlar benden
Bazân kurdum, bazen koyun, bazen de şeklen çobanım
Bir acâyip görüntü bu; hiç görüntü hep kalır mı?
Ne buna benzer, ne şuna; o bilir ki odur aslım.
Hz. Mevlâna (k.s)
Mevlâna – Gel Ey Can Şiiri
Tasavvuf Şiirleri, Şiir
Mevlâna Şiirleri
Yorum Yaz
Bir yorum yazmak için giriş yapmalısınız.