Friedrich Nietzsche Sözleri ve Alıntıları
Bir hamamböceği öldürürsen kahraman, bir kelebeği öldürürsen şeytansın. Ahlakın estetik standartları vardır. (İyinin ve Kötünün Ötesinde)
Doğrulara çarpıp sendeler insan. (Ecce Homo)
İnsanın en büyük günahı doğmuş olmasıdır. (İnsanca, Pek İnsanca)
Az düşünmek, ruhun tüm hastalıklarına karşı en iyi ilaçtır. (İnsanca, Pek İnsanca)
İnsan ya susmalı ya da büyük konuşmalı. (Dionysos Dithyrambosları)
Eskiye geri dönemeyiz, gemileri yakmışızdır; cesur olmak kalır bir tek geriye. (İnsanca, Pek İnsanca)
Müzik sayesinde tutkular, kendilerinden haz alırlar. (İyinin ve Kötünün Ötesinde)
Her yaranın yorgunluğuyla, her soğuğun donmuşluğuyla, kendi iplerin boğazına dolanmış, kendinin tanıyanı! Kendinin celladı! (Dionysos Dithyrambosları)
Kötü belleğin yararı, kişinin aynı iyi şeyleri defalarca ilk kez tadıyor olmasıdır. (İnsanca, Pek İnsanca)
Karakterimiz, yaşadıklarımızla değil, yaşanması gereken bazı olayların eksikliğiyle biçimlenir. (Gezgin ve Gölgesi)
Kim bilir belki de herkesten ustayımdır olta atmakta? Hiçbir şey vurmadıysa benim değil suç. Balık yoktu. (Ecce Homo)
Evet, biliyorum nereden geldiğimi
Daim aç bir alev gibi
Yakıp tüketirim kendimi
Işığa döner anladığım herşey
Geride bıraktığım ne varsa kül
Ateş benmişim demek ki. (Ecce Homo)
Bir kuramın çürütülebilir olması kesinlikle küçümsenmesi gereken bir cazibe kaynağı değildir. (İyinin ve Kötünün Ötesinde)
İnsana bakmak yoruyor artık, bugün nihilizm bu değilse başka nedir ki? İnsan yorgunuyuz. (Ahlakın Soykütüğü Üstüne)
Düşmemek için dans etmen gerek. (İyinin ve Kötünün Ötesinde)
Sonunda inancımız sarsıldı, sabrımızı yitirdik, dönüverdik sırtımızı; ne harika değil mi? (İyinin ve Kötünün Ötesinde)
Yükseklik, insanın ulaştığı yükseklikmiş, biricik gelecek umudu, günümüze karşı avuntuymuş. (İyinin ve Kötünün Ötesinde)
Kitaplarla haşır neşir olmuyorsa, düşünmüyordur. (Ecce Homo)
Hep korktuğum yerde artık arzu edeceğim! İnsan uçurumunu sevmeyi en son öğreniyor. (Otobiyografik Yazılar ve Notlar)
Uzun süre uçuruma bakarsan, uçurum da sana bakar. (İyinin ve Kötünün Ötesinde)
Çemberler çiziyorum çevreme, kutsal sınırlar; gitgide azalıyor benimle çıkanlar daha yüksek dağlara. (Ecce Homo)
Özetlemek gerekirse, ender bulunan her şey, ender olanlar içindir. (İyinin ve Kötünün Ötesinde)
Çekip gitmek, nereye ve her ne pahasına olursa olsun. Burada yaşamaktansa, ölmek daha iyi. (İnsanca, Pek İnsanca)
Sana kalpsiz diyorlar ama senin bir kalbin var ve onu göstermekten utandığın için seni seviyorum. (Hayat Dediğin Nedir ki?)
Başka bir akıllılık ve kendini savunma da, kişinin olabildiğince az tepki göstermesi. (Ecce Homo)
Sanat, bulanık düşüncenin tülünü yaşamın üzerine gererek, yaşamın görüntüsünü katlanılır kılar. (İnsanca, Pek İnsanca)
Bir evlilik yaparken kendimize şu soruyu sormalıyız: Sonu yaşlılık olan o uzun yol boyunca bu kadınla sohbet etmekten keyif alacağına inanıyor musun? (İnsanca, Pek İnsanca)
Kendim ele aldım kendimi, yeniden iyileştirdim. (Ecce Homo)
Işığım ben: Gece olaydım keşke! Ama budur işte benim yalnızlığım, çepeçevre ışıkla sarılmış olmam. (Ecce Homo)
Nicedir yeryüzü bir tımarhane olmuştur! (Ahlakın Soykütüğü Üstüne)
En iyi yanının ne olduğunu bilmez kimse, – bilemez! (İyinin ve Kötünün Ötesinde)
Yaşamasına yaşıyordum, ama üç adım önümü görmeksizin. (Ecce Homo)
Benim doğrularım korkunçtur: Bugüne dek yalana doğru dediler çünkü. (Ecce Homo)
Yaşam ancak iyi niyetle tomurcuk vererek çiçek açabilir. (İnsanca, Pek İnsanca)
İki farklı insan türü vardır: Bilmek isteyenler ve inanmak isteyenler. (Hayat Dediğin Nedir ki?)
Artık bana verecek mutluluğun kalmadı mı, ne çıkar! Acıların var daha. (Ecce Homo)
Yedi kattır yalnızlığın derisi; bir şey işlemez içine. İnsanlara yaklaşırsın, dostlarını selamlarsın: Gene bir ıssızlık, gene bir tek bakış yok karşılık veren. (Ecce Homo)
Şüphe değil, kesinliktir insanı deli eden… Ama bunu duymak için derin olmalı. (Ecce Homo)
Onu öldürmeyen şey daha da güçlü kılar. (Ecce Homo)
Bazıları öldükten sonra doğar. (Ecce Homo)
Nasıl da tuhaf bir basitleştirilmişlik ve sahteleştirilmişlik içinde yaşıyor insan! (İyinin ve Kötünün Ötesinde)
Vereceğim en son söz, insanlığı “iyileştirmek” olurdu. (Ecce Homo)
Tek bir kişiye takılıp kalmamak lazım: bu kişi en çok sevdiğimiz olsa bile. (İyinin ve Kötünün Ötesinde)
Öğrenmek değiştirir bizi, yalnızca yaşatmakla kalmayan tüm gıdaların yaptığını yapar. (İyinin ve Kötünün Ötesinde)
İnsan henüz yaşarken birçok kez ölür. (Ecce Homo)
Derisini değiştirmeyen yılanlar ölmeye mahkumdur. Bu durum fikirlerini değiştiremeyen zihinler için de geçerlidir. (Hayat Dediğin Nedir ki?)
Kadın nefret etmeyi öğrenir, büyülemeyi unuttuğu ölçüde. (İyinin ve Kötünün Ötesinde)
Neden mi yazıyorum? Aramızda kalsın, düşüncelerimden başka türlü kurtulma çaresi bulamadım henüz. (Aforizmalar)
Kolay yaşamak istiyor musun? Sürüde kal ve sürü sevgisi uğruna kendini unut. (Aforizmalar)
Friedrich Nietzsche’nin Böyle Söyledi Zerdüşt Adlı Eserinden Sözleri ve Alıntıları
Özgür mü diyorsun kendine? Sana hükmeden düşünceni duymak isterim.
Güvenmeyin kendi adaletinden çok sık söz eden hiç kimseye!
Önce sen kendini inşa etmelisin, dimdik bir beden ve dimdik bir ruhla.
İnsanları sevmek mahvederdi beni.
Terk edilmişlik başkadır, yalnızlık başka.
Ve bir dost sana kötülük yaparsa ona şöyle de: “Bana yaptığını sana bağışlıyorum. Fakat kendine yaptığını ben nasıl bağışlayayım.
Senin yaptığını kimse yapamaz sana.
Öyle insanlar gördüm ki, her şeyleri eksik de bir şeyleri çok fazla.
Yaralandım, mutluluğum yüzünden.
Ve şâirler çok yalan söyler!
Bakın şu adamlara: gözlerinden belli – bir kadının yanında yatmaktan daha iyi bir şey bildikleri yok yeryüzünde. Hiç olmazsa hayvan olarak kusursuz olsalardı! Oysa hayvan olmak için masumiyet gerekir.
Kendinize duyduğunuz kötü sevgi bir zindana dönüştürür kimsesizliğinizi.
Ay’ın sevdiği gibi sevmek yeryüzünü ve yalnızca gözlerimle dokunmak onun güzelliğine.
Mutluluk peşimden geliyor. Kadınların peşinden koşmadığım için geliyor. Oysa bir kadındır mutluluk!
İşte; beni anlamıyorlar, ben bu kulakların dinleyecegi ağız değilim.
Kendi yolumda ilerleyip ulaşacağım amacıma. Geride kalanların ve duraklayanların üzerlerinden atlayacağım. Böylece, benim ilerleyişim onların batışları olacak.
Gençsin ve çocuk sahibi olmak, evlenmek istiyorsun. Ben de soruyorum sana: Bir çocuk istemeye layık bir insan mısın?
İnsanlar eşit değildir. Eşit olmamalılar da!
Zordur insanlarla yaşamak, çünkü öyle zordur ki susmasını bilmek.
Mutluluğumdan yaralandım ben: tüm acı çekenler hekim olsun bana!
Günün birinde yalnızlık yoracak seni, günün birinde gururun iki büklüm olacak ve cesaretin kırılacak. “Yalnızım!” diye haykıracaksın günün birinde.
Sahiden, kirli bir ırmaktır insan. Kirli bir ırmağı içine alıp da bozulmadan kalmak için, zaten bir deniz olmak gerekir.
Kendi istemini kendi belirleyen ve her türden boyun eğmeyi reddeden herkes benim dengimdir.
Kendinize gülmeyi öğrenin, gerektiği gibi gülmeyi!
Hiç tam zamanında yaşamayan, nasıl tam zamanında ölsün ki?
Kendi kendine itaat edemeyene emredilir.
Dupduru bakan ve dürüst konuşan her şeyi seviyorum.
Ah, bu iki kişilik ruh yoksulluğu, ah, bu iki kişilik ruh kirliliği, ah, bu iki kişilik sefil huzur! Evlilik diyorlar tüm bunlara.
Kendi dünyasını kazanır dünyayı kaybeden.
Sevgidir en yalnız kişinin tehlikesi, her şeye duyulan sevgi, canlı olsun yeter ki!
Kolay zanaat değildir uyumak: bunun için gün boyunca uyanık kalmak gerekir.
Ateş oldum, yanıp tutuştum kendi düşüncelerimden.
En iyi sevginin bile kupası acı doludur.
Dindarlığınızı Tanrı’ya gösterin, bana insanlığınız lazım!
Kiminin yalnızlığı hastanın kaçışıdır; kiminin yalnızlığıysa, hastalardan kaçıştır.
Erkek korksun kadından, kadın sevdiğinde: o zaman her şeyi feda eder kadın ve başka hiçbir şeyin değeri kalmaz gözünde.
Karşılığında bana yoldaşlık sunmayan kişilerin yalnızlığımı çalmasından nefret ederim.
Yıldızları da zorlayabilir misin, senin etrafında dönsünler diye?
Bir eylemin iyiliği, bencilce yapılmayışındandır.
Ey sen büyük yıldız! Aydınlattıkların olmasaydı, ne olurdu mutluluğun?
Saygı denen şey kalmadı kimsede: bundan kaçıyoruz biz de işte.
İnanın bana dostlarım: vicdan yarası yaralamayı öğretir insana.
İnsan ne denli derinine bakarsa yaşamın, o denli derinden görür acıyı.
Ve bu umut olmasaydı, nasıl katlanacaktınız yaşama.
Utanç, utanç, utanç… Budur insanın tarihi!
Yaşama anlam kazandıran bir kafa taşıyın.
Sefilliklerinden kaçmak istiyorlardı ve yıldızlar onlara çok uzaktı.
Kendini kendi ateşinle yakmaya hazır ol; yenilenmek için önce kül olmalısın.
İki kişiyken bir başına olduğundan daha yalnızdır insan!
Ancak beni duymayan kulaklara niye konuşuyorum!
Her şey gider, her şey geri gelir.
Yükselmek istediğiniz zaman yukarıya bakıyorsunuz. Oysa ben, yükselmiş olduğumdan aşağıya bakıyorum.
İnsan sıkı tutmalı yüreğini; çünkü gitmesine izin verirse, çok geçmeden aklı da geçer başından.
Binlerce yol var henüz gidilmedik; binlerce çeşit sağlık var ve binlerce gizli adacığı var yaşamın. Tüketilmemiş ve keşfedilmemiş henüz insan ve insanın dünyası.
İnsan da tıpkı ağaç gibidir. Yücelere, ışığa çıkmayı ne çok isterse, o kadar sıkıca kök salar toprağa, diplere, karanlığa, derinliğe, kötülüğe.
Bu gülüşe duyduğum özlem kemiriyor içimi: Ah, nasıl olur da hâlâ katlanırım yaşamaya!
Ve bilginin ermişleri olamazsanız bile, en azından bilginin savaşçıları olun.
Aşkta her zaman biraz delilik vardır.
Yakından korkuyorum senden, uzaktan seviyorum seni.
İdrak eden kişi, hayvanların arasındaymış gibi dolaşır insanların arasında.
Yaşamak – kendi kendini yakıp kavurmak ve yine de ısınamamaktır.
Gerçekten, biz artık ölemeyecek kadar yorgunuz. Şimdi artık uyanık duruyor ve mezar boşluklarında yaşamaya devam ediyoruz.
Birçok şeyi yarım yamalak bilmektense, hiçbir şeyi bilmemek daha iyi!
Nasıl yeniden doğmak isteyebilirsin ki önce kül olmadan?
Ancak onun sessizliği bana ağır geliyordu ve bu durumda iki kişi, tek kişiden daha yalnız kalıyordu!
Taşımak zordur yaşamı: ama bu kadar çıtkırıldım olmayın siz de! Hepimiz şirin, dayanıklı eşekleriz, erkeğiyle dişisiyle.
Ne kadar çok şey mümkün hala! Haydi, kendinizi aşarak gülmeyi öğrenin!
Arkanda artık hiçbir yolun kalmaması, sana cesaret veren en büyük şey olmalı.
Kaç dostum, yalnızlığına! Büyük adamların gürültüsünden serseme döndüğünü ve küçüklerin iğneleriyle sokulduğunu görüyorum senin.
Dostlarım, başkalarıyla karıştırılmak ya da olduğumdan başkası zannedilmek istemem ben.
Sadece bir aptal sürekli taşlara ya da insanlara takılır.
Ve bir zamanlar dans etmek istemiştim: tüm göklerin üzerinde dans etmek istemiştim daha önce hiç yapmadığım gibi.
Her zaman istediğinizi yapın,–ama önce isteyebilen birileri olun!
Friedrich Nietzsche Sözleri ve Alıntıları
Özlü Sözler
Friedrich Nietzsche (d. 15 Ekim 1844, Röcken bei Lützen, Prusya Krallığı – v. 25 Ağustos 1900, Weimar, Saksonya, Alman İmparatorluğu), Alman filozof, yazar.
Yorum Yaz
Bir yorum yazmak için giriş yapmalısınız.