Şiir

Yunus Emre – Pâdişahlık Senindir Heybetin Var

Yunus Emre - Pâdişahlık Senindir Heybetin Var

Yunus Emre – Pâdişahlık Senindir Heybetin Var Şiiri

Pâdişahlık senindir heybetin var,
Yarattın yeri göğü kudretin var.

Bî nişansız nişânın kimse bilmez,
Eğerçi bî nihâyet âyetin var.

Nice ayda bile dil niteliğin,
Dile getirmeğe bin bir adın var.

Ne oran u kıyas, ne nakş u nişan,
Ne miyan u kenar nihayetin var.

Ne renk ü şekl ü, hem ne cism, ne hod resm,
Ne kadd ü kametin, ne suretin var.

Cümle ins ü melek vuhûş ı tuyûr,
Kamûnun üstüne ibâdetin var.

Na dünyâ âhıret, ne kâf u kâf,
Bular katre deryâ melekûtun var.

Ne hod var intiha, ne hadd mekan hem,
Ne bir enaniyetin keyfiyetin var.

Akıllar mat olur niteliğinden,
Ki bir zerrede bin bir ibretin var.

Selaser dop dolu yer ü gök üzre,
Yürür bu kudretin, hoş mülketin var.

Ne reng ü ne şekil, ne kad ne kâmet,
Ne cevher, ne araz, ne sûretin var.

Senindir arş u kürsî levh u kalem,
Döner çarh yer durur, hoş hikmetin var.

Bu yüz yiğîrmi dört bin nebîye,
Gece Miraç, gündüz münâcâtın var.

Musahhardur kamu emrin içinde,
Cem’i kullarına mürüvvetin var.

Dörtyüz kırk dört tabakat evliyâya,
Verilmiş onlara kerâmetin var.

Altı bin altıyüz altmış altı,
Okunur halk üzere âyetin var.

Değil Yunus’a bes ya rahmeti çok,
Kamu günahlılara rahmetin var.

Yunus Emre (k.s)


Lügat:

heybet: korku ve saygı uyandıran görünüş. (yapı olarak) ululuk, büyüklük, görkem.
kudret: güç, erk, erke, iktidar; Yaratan’ın ezeli gücü.
nişân: iz, belirti.
nihayet: son, sonunda.
nakş: nakış, bezek. işleme. bir şeyi çeşitli renklerle boyamak. resim. tezyin etmek. bedene batmış dikeni çıkarmak. bir şeyin esasını araştırmak. yaymak. suda ıslanmış hurma. ipekle, sırma ile işleme.
miyan: orta, ara, vasat, meyan. orta, ara.
hod: kendi. hod be hod: kendi başına.
ins: insan.
kamu: hep, bütün, halk hizmeti gören devlet organlarının tümü.
vuhûş: vahşiler, yabaniler, ehlileşmemiş olanlar.
tuyûr: kuş’un çoğul şekli. kuşlar.
melekût: tam bir hâkimiyyetle, Saltanat-ı İlâhiyyenin müessiriyyet ve idâresinin esrarı. her şeyin kendi mertebesinde, o mertebeye münâsib ruhu, canı, hakikatı. Bir şeyin iç yüzü, iç ciheti. hükümdarlık. saltanat. ruhlar âlemi. birşeyin iç yüzü, aslı, esası.
intiha: son, nihayet, uç. eğilme. dayanma, yaslanma. son, uç nokta. son, sona erme.
enaniyet: benlik, her şeyi kendi benliğine dayandırma, kibir, gurur.
mülket: mülk, memeleket, ülke.
suret: biçim, görünüş. yazı ya da resim kopyası.
arş: yükseklik, yüksek yer ve yüksek şey. tavan, ev, çadır; ayağın parmaklara doğru uzanan tümsek kısmı. hükümranlık, şan, şeref ve taht. kralın tahtı, hükümranlık, Allah’ın tahtı.
çarh: gök, gökkubbe, gökyüzü, dünya, devran, âlem, talih, baht, kader, ecel.
hikmet: bilgelik, sebep, gizli sebep, özlü söz, vecize.
nebî: Allah’tan vahiy yoluyla aldığı bilgileri ve emirleri tebliğ etmek, muhataplarını hak dine çağırmakla görevlendirilen yüksek vasıflı kimse.
tabakat: sınıf, zümre. tabakalar, katlar, gruplar, dereceler.
musahhar: emir altında, esir alınan. boyun eğdirme. teshir edilmiş. ele geçirilmiş. fethedilmiş. istenilen hâle konulmuş. birine bağlanmış. bir yeri tamamen ele geçirmek ve orada hakimiyetini ilan etmek.
bes: yeter, yetişir, tamam, kâfi, çok.


Yunus Emre – Pâdişahlık Senindir Heybetin Var Şiiri
Tasavvuf Şiirleri, Şiir
Yunus Emre Şiirleri
Yunus Emre Divânı

Yorum Yaz