Özlü Sözler

Michel de Montaigne Sözleri

Michel de Montaigne Sözleri

Michel de Montaigne Sözleri ve Alıntıları

Başkalarının bilgisiyle bilgin olsak bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz.

Michel de Montaigne


Denemeler Adlı Eserinden Sözleri ve Alıntıları

Her insanda, insanlığın bütün halleri vardır.

Paranın saklanılması kazanılmasından daha zahmetli bir iştir.

Kendimize dükkânın arkasında, yalnız bizim için bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü, kendi sultanlığımızı kurmalıyız. Orada, yabancı hiçbir konuğa yer vermeksizin kendi kendimizle her gün baş başa verip dertleşmeliyiz; karımız, çocuğumuz, servetimiz, adamlarımız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz. Öyle ki, hepsini kaybetmek felaketine uğrayınca onlarsız yaşamak bizim için yeni bir şey olmasın.

Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder; çünkü, her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.

Bize en çok yakışan en çok bize ait olandır.

Öfke ve nefret, adalet görevinin ötesine geçen ve sadece saf akılları onları bu göreve bağlamakta yetersiz kalan insanların başvurduğu duygulardır.

Vah vah! Nasıl olur da insan bir şeyi kendinden daha çok sevmeye kalkar?

Kimse sersemce şeyler söylemekten muaf değil ama asıl vahim olanı onları ciddi bir şekilde söylemek.

Kendine dost olan, bilin ki herkese de dosttur.

Herkes önüne bakar, ben içime bakarım. Bütün derdim kendimledir.

Bizi mutlu eden, bir şeyin sahibi olmak değil tadına varmaktır.

Dostunuzu, bir gün kendisinden nefret edecekmiş gibi sevin; ondan, bir gün kendisini sevecekmiş gibi nefret edin.

İnsan kötü şeyleri, bilmediği, beceremediği için değil, istemediği için yapmamalı.

Benim bütün amacım kimseye el açmadan yaşamaktır. Krallar benden bir şeyler almazlarsa bana çok şey vermiş olurlar. Bana hiçbir kötülük etmezlerse, yeterince iyilik etmiş sayılırlar.

Mutluluğa yeniden ermenin hiç de kolay olmadığını bilirim, gücümüz azalıp görgümüz arttıkça zevkimiz daha nazlı, daha titiz oluyor.

İnsan yaratıkların en zavallısı, en cılızıdır; öyleyken en mağduru da odur.

Cezasını bekleyenler onu çekiyor demektir; ceza hak etmiş olan onu bekliyordur.

Her şeyimiz onların emrinde olsun ama fikirlerimiz bize kalsın. Önlerinde eğilen başlarımız olsun, aklımız değil.

Ancak küçük ruhlar işlerin ağırlığı altında ezilir.

Fakat küçük ruhlar işlerin ağırlığı altında ezilir; onlardan kurtulmayı, durup baştan başlamayı bilmezler.

Bilge olmak için meydan oku! Şimdiden başla. Gereğince yaşayacak iken gününü erteleyen insan, ırmağın kurumasını bekleyen köylü gibidir. Ama akar ve sonsuza dek akacaktır.

Bir başkasını izleyen, hiçbir şeyi izlemez. Hiçbir şey bulamaz, ve gerçekten de hiçbir şeyi arıyordur.

Bir defa yok olan şey, artık yoktur.

Belirli amacı olmayan akıl kendini yitirir, çünkü söylendiği gibi, her yerde olmak, hiçbir yerde olmaktır.

Bize yaşamayı hayat geçtikten sonra öğretiyorlar.

Kendi çabalarıyla iyileşebilecek bir hastaya acınmaz.

Hiçbir iyilik sahtelikle bir arada gitmez; doğru hiçbir zaman yanlışa yer vermez.

Dostluk ve aşk, tesadüflere ve başkalarına bağlı iki alışveriştir; biri arayarak bulunmaz, diğeri yaş ilerledikçe solar gider. Onun için yaşamımı doldurup doyuramazdı onlar.

Kurallar budalalara vurulan dizginlerdir.

Yasalardan daha çok ve daha büyük haksızlıklara sebep olan başka ne vardır?

Yaşamamızı ölüm kaygısıyla, ölümümüzü de yaşama kaygısıyla bulandırıyoruz.

Gerçekten ben kitapları, kitap nedir bilmeyenlerden fazla kullanmam diyebilirim. Cimriler nasıl günün birinde kullanacağım diye hiç dokunmazlarsa definelerine, bende öyle saklarım kitaplarımı. Ruhum onların benim olmasıyla, yetinir.

İnsan bir şeye inandı mı ona başkasını da inandırmayı bir borç sayar, kolay inandırmak için de anlattığına dilediği gibi çekidüzen vermekten, bir şeyler katmaktan çekinmez: Karşısındakinin karşı koyma gücünü kırmak, onun kafasının alabileceğini sandığı gibi konuşmak ister.

Dünyadayız çünkü, en önemli ve birinci görevimiz, kendimizi gereğince yönetmektir. Buradaki varlığımızın nedeni bu. İyi yaşamasını unutan birinin, başkalarını iyi yaşamaya zorlamakla, alıştırmakla görevini yaptığını sanması, bir budalalıktır.

Çünkü biz ruhla beden bir aradayken varız.

Mutluluk bile haddini aşarsa azap olur.

Issız yerlerde kendin için bir evren ol.

Kurnazlıkların para etmediğini gördüm de güldüm.

Ayrı ayrı bakarken değer veremediğimiz kimselere bir araya geldikleri zaman değer vermekten daha büyük budalalık olur mu?

Acaba bazı ruhlar için hüzün bir zevk, bir gıda değil midir?

İnsan her bakımdan ve her yönden yamalıdır.

Kötülüğümüz içimizde bizim; içimizse kurtulamıyor kendi kendisinden.

Kırdım diyorsun zincirlerini; evet, köpek de çeker koparır zincirini. Kaçar o da, ama halkaları boynunda taşıyarak.

Büyük ve yüksek şeyleri görebilmek için onlara göre bir ruhumuz olması gerekir, yoksa kendi çamurumuzu görürüz onlarda.

Bana sorarsanız, ölüm yaşamın ucudur, ama amacı değil; sonu, bitimidir, ama konusu değil.

Ancak tabiat anamızı bütün genişliği içinde seyredebilen, onun durmadan değişen sınırsız yüzünü görebilen, değil yalnız kendini, bütün memleketini o evren içinde ufacık bir nokta olarak düşünebilen insan her şeyin gerçek değerini kestirebilir.

İç savaşlarımız karşısında da herkes: Dünya bozuldu, kıyamet günü yaklaştı diye vahlanır. Oysa ki dünyada daha ne kötü şeyler oldu. Hem sonra kimbilir biz bu halde iken dünyanın kaç yeri güllük gülistanlıktır.

Ağırbaşlı ve ölçülü cezaları suçlu hem daha kolay kabul eder, hem de onların faydasını görür. Öfkesine kapılmış bir adamın verdiği cezayı kimse hak ettiğine inanmaz.

Bizi yöneten, dünyayı ellerinde tutan kimselerin bizim kadar akıllı olması yetmez. Bizden çok üstün değillerse bizden çok aşağı sayılırlar. Çok şeyler vaat ettikleri için çok şeyler yapmak zorundadırlar.

Bir devlette her şeyin çocuk eğitimine bağlı olduğunu kim bilmez? Ama yine de çocukları hiç düşünmeden, ne kadar deli ve kötü olurlarsa olsunlar, ana babalarının keyfine bırakırız.

Bir düzeni sarsanlar, onun yıkılmasıyla ilk ezilenler olur çok kez.

İnsan hayatı denen bu yolculukta benim bulduğum en iyi nevale kitaplardır ve ondan yoksun anlayışta insanlara çok acırım.

Ey dostlarım, dünyada dost yoktur…

İki alışveriş (dostluk ve aşk), rastlantılara ve başkalarına bağlıdır; biri aramakla bulunmaz kolay kolay, öteki yaşla solar gider.

Kral da, dilenci de aynı iştahla acıkırlar.

Başına dolu yağan, dünyanın dört bucağını fırtına içinde sanır. Adamın hayal gücü efendisinin üstünde bir büyüklük tasarlayamıyor.

Bir köylüyle bir kralı, bir soyluyla bir soysuzu, bir devlet adamıyla bir özel kişiyi, bir zenginle bir yoksulu ele aldığımızda hemen çok büyük bir ayrılık görüyoruz aralarında; oysa bu ayrılık giyim kuşam ayrılığından başka bir şey değildir aslında.

Kalbimizin fazla çarptığını, kanın yüzümüze çıktığını hisseder etmez meseleyi kapatmalıyız. Öfkemiz geçtikten sonra her şeyi başka türlü göreceğiz. Kızdığımız zaman bağıran, konuşan biz değil, hırsımızdır.

Benim için elinden geleni ister istemez yapacak olan bir insanın sevgisine, iyi niyetine nasıl inanabilirim?

İnsan hayatı kararsız, değişkendir; ufacık bir eylem yüzünden bir halden bambaşka bir hale geçiverir.

Yaşıyor ama bilmiyor yaşadığını.

Ufacık bir toprak davası için halkın içinden on beş kişi seçmeyi akıl ediyoruz, sonra en ehemmiyetli davamızı tutup bilgisizliğin adaletsizliğin ve kararsızlığın anası olan halkın oyuna bırakıyoruz. Akıllı bir insanın, hayatını düşüncesiz bir sürünün oyuna bırakması akıl karı mıdır?

Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder; çünkü her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.

İstediklerini yapamadıkları için, yapabildiklerini ister göründüler.

Ben ne isem, ne durumdaysam, eylemlerim de ona göre, ona uygun olur.

Güzel eylemlerin karşılığını başkalarından beklemek, çok kararsız ve bulanık bir varlığa bel bağlamak olur.

İster sözle olsun, ister davranışla, zorbalığın her çeşidinden nefret ederim. Düşüncemizi duyular yoluyla aldatan gösterişlere her zaman karşı koymuşumdur. Üstün sayılan insanlara yakından bakınca anladım ki çoğu, herkes gibi insandır.

Herkes kendi geleneğine aykırı olan şeyi barbarlık olarak görüyor.

Kendini beğenmek insanın özünde, yaratılışında olan bir hastalıktır. İnsan yaratıkların en zavallısı, en cılızıdır; öyleyken en mağruru da odur.

Yapman gerekeni yap ve kendini tanı.

Hiçbir zaman şimdiki zamanda değiliz . Her zaman gelecekteyiz.

Kendimi kaptırmamaya çalıştığım çocukça, yakışıksız bir huyumuz vardır: Dertlerimizle dostlarımıza acındırmak, ken­dimize vah vah dedirtmek.
Oysaki insan sevincini büyülterek anlatmalı, üzüntü­lerini kısaltarak.

Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgârdan hayır gelmez.

İyilikler insana, karşılığını verebileceğini sandığı sürece hoş gelir. Bu ölçüyü aştılar mı onları minnetle değil kinle karşılarız.

Her şey mevsiminde gerek; iyi şeyler ve onlarla beraber her şey.

Yaptığı iyiliği başkaları duysun diye, kendisine daha fazla değer verilsin diye yapan, doğruluğu dillerde dolaşmak şartıyla doğru olan adamdan pek hayır gelmez.

Dışımızda aramayalım kötülüğü, içimizdedir o; ciğerimize işlemiştir.

Ruhumuz yapacağını göteriş için yapmamalı, her şey içimizde, hiçbir gözün görmediği en gizli yerimizde olup bitmelidir.

Sanmıyorum ki insanlıkta saçmalıktan fazla dert, budalalıktan fazla kötülük olsun. Dertlerimiz saçmalıklarımızdan daha ağır basmaz; aşağılık olduğumuz kadar zavallı da değiliz.

Kanunlardan daha çok, daha ağır, daha geniş haksızlıklara yol açan ne vardır?

İnsanın en kötü hali kendini bilmez ve yönetemez olduğu zamandır.

Yazgının insanlara bir lütfu da namuslu işlerin aynı zamanda en yararlı işler olmasıdır.

Kavuşabildiğimiz zevk ve nimetlerin hepsi mutlaka dertlerle, üzüntülerle karışıktır.


Michel de Montaigne Sözleri ve Alıntıları
Özlü Sözler
Michel de Montaigne (d. 28 Şubat 1533, Dordogne, Fransa – v. 13 Eylül 1592, Dordogne, Fransa), Fransız Yazar.

Yorum Yaz