Özlü Sözler

Franz Kafka Sözleri

Franz Kafka Sözleri

Franz Kafka Sözleri ve Alıntıları

Hiç kalıcı ve samimi olmayan insan ilişkileri. Şeytan görsün hepsinin yüzünü! (Dönüşüm)

Dayanılmaz olan aslında yaşam değil, insanlarmış. (Aforizmalar)

Ve kimin için veriyorum bu güç savaşımı? (Dava)

Kaçıp kurtulmak istediğimiz bir şeyin giderek daha çok içine gömülüyorduk. (Şato)

Her şeyi yanlış yorumluyorsunuz, suskunluğu bile. (Şato)

En iyiyi ararken iyiyi kaybediyorsunuz. (Aforizmalar)

Adalet rahat olmalı, yoksa terazi sallanır ve adil bir hüküm verilemez. (Dava)

Kimse, seni sen olduğun için sevmeyecek. Herkes seni; seni sevmenin onlara ne kadar yakışacagını düşündüğü için, yani kendileri için sevecek. Ve bu da demek oluyor ki; İnsan böyle yaparak, yine kendini sevecek. Sen hiç sevilmemiş olacaksın hikâyenin sonunda. (Aforizmalar)

Yaşamımız diyorum, bulanık bir su gibi. (Milena’ya Mektuplar)

Şimdi bazı şeyleri suskunlukla geçiştireceğim. (Dönüşüm)

Odamda günlerdir yalnızım, ziyanı yok dünyada da yıllarca yalnız değil miydim? (Dönüşüm)

Okunsun diye değil, dokunsun diye yazılır bazı şeyler. (Aforizmalar)

Hayvanlarla yakınlık kurmak, insanlarla kurmaktan daha kolay. (Dönüşüm)

Yalan, dünyanın düzenine dönüşüyor. (Dava)

Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim? (Milena’ya Mektuplar)

Her zaman kendimin efendisi olmak isterim. (Şato)

En kötüsü de; sahip olamadığın şeylere ait olmandır. (Milena’ya Mektuplar)

İnanın yeriniz pek de sağlam sayılmaz. (Dönüşüm)

Değer vaktinde bilinmeli. (Dönüşüm)

İnsan yaşarken de ölebilirdi. (Milena’ya Mektuplar)

Benim yalnızlığım, insanlarla dolu. (Aforizmalar)

Son derece açık bazı şeyler vardır, asla beraber olamayacağız, aynı evi, aynı teni paylaşmayacağız, aynı masada oturmayacağız, hatta aynı şehirde bile oturmayacağız… (Milena’ya Mektuplar)

Düşünebilen herkesin insan olması, insan olan herkesin düşünebildiği manasına gelmiyor ne yazık ki. (Aforizmalar)

Ölmekten müthiş bir şekilde korkuyordu çünkü henüz gerçek anlamda yaşamamıştı. (Dönüşüm)

Yargıların beni ne kadar tanır? (Dönüşüm)

Aldığı bütün eğitim ne işe yaramıştı ki! Her şeyi unutmuştu zaten. (Amerika)

Cimrilik derin mutsuzluğun en sağlam belirtilerindendir. (Babaya Mektup)

Şu yeryüzünde bana yetecek kadar sabır var mı dersin, Milena? (Milena’ya Mektuplar)

Eğer sen bu isen, özür dilerim. Bilmeden sevdim. (Milena’ya Mektuplar)

Öğrenim hayatımı tamamladıktan sonra uyuyacağım. Şimdilik sadece kahve içiyorum. (Amerika)

Paltom bile ağır gelirken, nasıl taşırım koskoca dünyayı sırtımda? (Dönüşüm)

Beni anlamadın, demeyeceğim. Beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladın. Anladığın hâlde yaktın canımı. (Aforizmalar)

Yorgunum; tek istediğim şey yüzümü kucağına koymak. (Milena’ya Mektuplar)

Seni hiç görmesem bile, bana aitsin! (Milena’ya Mektuplar)

Çünkü sen benim için her şeyin ölçütüydün. (Babaya Mektup)

Özellikle geceleri daha düşünüyor insan! (Dava)

İnsan bu dünyada otuz yıl yaşamışsa eğer ve benim gibi hep yalnız başına savaşmak zorunda kalmışsa, o zaman beklenmeyen olaylara karşı bağışıklık kazanıyor ve bunlar yüzünden çok sarsılmıyor. (Dava)

Biraz daha uyusam ve bütün bu saçmalıkları unutsam, nasıl olur. (Dönüşüm)

Sen kalbimdeyken her şeye katlanabilirim. (Milena’ya Mektuplar)

Evlilik korkusunun bazen, kişinin kendi ebeveynine karşı işlediği günahlarının acısını ileride kendi çocuklarının ondan çıkaracağı yolunda duyduğu endişeden kaynaklandığına dair bir görüş vardır. (Babaya Mektup)

Ah Milena, bugün yağmur göz kapaklarıma yağıyor. (Milena’ya Mektuplar)

Senin için masumiyet olan benim için suç sayılabilir ya da tersi; sende sonuçsuz kalan bir şey beni mezara götürebilir. (Babaya Mektup)

Bence değeri yok yazdıklarımın, olsaydı ne iyi olurdu. (Milena’ya Mektuplar)

Evet seni seviyorum aptal; deniz, dibindeki bir çakıl taşını nasıl severse, benim aşkım da seni öyle kaplıyor. (Milena’ya Mektuplar)

Zaten insan, hep başkaldırır. (Dava)

Mesele, çocuklarına vereceğin herhangi bir ders değil, örnek bir yaşamdı. (Babaya Mektup)

Kaç güneş battı o gecede bilmiyorum. Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi. Bir söz, kaç güneş batırır o zaman öğrendim. (Ceza Sömürgesi)

Hayat güzel, huzurluydu… Sadece umut etmek huzur bozucuydu. (Milena’ya Mektuplar)

Gerçi onun için yine de çok önemli birisin ama benim için herşeydin. (Babaya Mektup)

Ne var ki insan her şeye hemen alışamıyor. (Amerika)

Çok şeyin başka olmasını isterdim. (Milena’ya Mektuplar)

Gözlerin okyanusu andırıyor Milena, dalsam boğulur muyum?” (Milena’ya Mektuplar)

Güneşin doğrudan ortasına uçmak gerekmez, ama güneşin arada bir vurduğu ve insanın azıcık ısınabildiği dünyanın temiz bir köşesine gidip sığınmak yeterlidir. (Babaya Mektup)

Kendimle baş başa olduğum zaman durumum idare ediyor, başkalarıyla beraberken çok hüzünlü oluyorum. (Ottla’ya ve Aileye Mektuplar)

“Evet, dünyada hâlâ sadakat diye bir şey var. (Amerika)

Zannımca evlenmek, aile kurmak, doğacak bütün çocukları sahiplenmek, bu güvensiz dünyada onları desteklemek ve hatta biraz olsun yol göstermek bir insanın yapabileceği en olağanüstü şeydir. (Babaya Mektup)

Eski acılar beni burada da buldu, yakaladı ve yere serdi, her şey benim için yorgunluk demek artık. (Milena’ya Mektuplar)

Bizim aramızda tam anlamıyla bir savaş yaşanmadı, ben yenildim. (Babaya Mektup)

Sessiz olmak. Yaşamanın tek çaresi. (Milena’ya Mektuplar)

Herkes kendi başınadır, kendine kaybedip, kendine kazanır. (Babaya Mektup)

Olmamasına razıyım, oluyormuş gibi olmasın yeter. (Milena’ya Mektuplar)

Zincire vurulmak, bazen özgür dolaşmaktan daha iyidir. (Dava)

Herkes beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor. (Dönüşüm)

Asla beraber olamayacağız. Aynı evi, aynı teni paylaşamıyacağız. Aynı masada oturamayacağız, hatta aynı şehirde bile yaşamayacağız. (Milena’ya Mektuplar)

İnsanın o benzersiz, fırtınalı ve uyumsuz dünyayla olan ilişkisi anlayışsızlığın sınırlarını aşamayacak, hep geri çekilecek, hep beyhude bir çaba olarak kalacak. (Dava)

Kafesin biri, bir kuş aramaya çıktı. (Dava)

Her yerde olduğu gibi bazı engeller vardı ama hayat işte bu engelleri aşmaktır. (Babaya Mektup)

Neyse ki henüz umutlar tükenmiş değil. (Dönüşüm)

Ben son gün de ilk günkü gibi beklerim. (Milena’ya Mektuplar)

Bazen hiçbir şey bilmediğim duygusuna kapılıyorum, ayrıca ne bilirsem bileyim hâlâ yetersiz olacaktır. (Amerika)

Otuz yıldır hayattayım ve kendi yolumu tek başıma çizmek zorunda kaldığımdan, beklenmedik şeylere bağışıklık kazanmış sayılırım. (Dava)

Bir sürü boş şey arasında adalet kaybolup gidiyor. (Dava)

Yine de herkesin hayatında kasvetli saatlerin gelip çattığı bir an vardır, işte insan o zaman en küçük hedeflerine bile ulaşamadığına kani olur. (Dava)

İnsan gerçekten bir aptallık timsali. (Milena’ya Mektuplar)

Ama her şey insanın arzuladığı gibi olmuyor, bunun pek mümkün olamayacağını size söylemiştim zaten. (Amerika)

İnsan aslında neye sahip olduğundan haberi bile olmayan bir kapitalisttir. (Milena’ya Mektuplar)

Ben başkalarından bahsediyorum ama ben de onlardan pek farklı değilim. (Dava)

Adalet dingin olmalı, aksi takdirde terazi sallanır ve adil bir karar verilemez. (Dava)

Bu güne kadar hiçbir haklı oluşumdan mutlu olmadım. Çünkü her haklı oluşumun özünde; acı, buruk ve kekremsi bir hüzün hikayem vardı. Haklı olduğum her konuda, haklı olmayıp, mutlu olmak isterdim. Çünkü mutlu olmak, haklı olmaktan her zaman daha güzeldi. (Dönüşüm)

Biraz kayboldum, ama olsun, bana eşlik ettiyseniz şayet birlikte kaybolduk demektir. (Milena’ya Mektuplar)

Ya yeryüzü çok küçük ya da biz dev gibiyiz, sığamıyoruz. (Milena’ya Mektuplar)

Kişiler ancak birazcık sevinçli oldukları vakit gevezedirler. (Milena’ya Mektuplar)

Ya kaderine razı olmalı insan.. uysalca… Ya da kaderini aramalı. (Milena’ya Mektuplar)

Söz konusu ben olduğumda hayret edilecek derecede, sık sık haklı çıkardın. (Babaya Mektup)

Benim yolum onların dünyasından geçmiyordu. (Milena’ya Mektuplar)

Keşke burada olsan ! Kimsem yok burada, hiç kimsem, korkumdan başka, onunla birbirimize kenetlenip geceler boyu dans ediyoruz. (Milena’ya Mektuplar)

Kirli bir camdan bakıp herkesi ve her şeyi kirli sanıyorsunuz. (Dönüşüm)

Dış görünüşün vız geliyordu bana, sözlerine önem veriyordum yalnız. (Milena’ya Mektuplar)

Senin başkalarına karşı duyduğun güvensizlik bile, bana aşıladığın kendime karşı duyduğum güvensizlik kadar büyük değil. (Babaya Mektup)

Abartıyorum; çünkü anlaşılmak istiyorum. (Dava)

Birinin hayatının neresinde olduğumu çözemediğim zaman hiçbir yerinde olmamayı garantilerim çünkü belirsizlik, değersizliktir. (Dönüşüm)

Hislerimizle yaşamıyoruz çoğu zaman, yeryüzünde acınası bir hayatı tercih ediyoruz. (Milena’ya Mektuplar)

Ben o kadar güçlü değildim, ne var ki o yalnızca acı çekti, ben hem çektim hem de çektirdim. (Milena’ya Mektuplar)

Yani koşullar işte, insanın hoşuna gidip gitmemesine göre karar verilemiyor her zaman. (Amerika)

Gelme. Bir gün çok ihtiyacım olduğunda gelmeni rica edersem, hemen geleceğin umudunu bırak bana, ama şimdi gelme, nasılsa yine gitmek zorunda kalacaksın. (Milena’ya Mektuplar)

İyi niyet yoksa insanın kendini savunması olanaksız. (Amerika)

Kanatlarım kırılalı çok oldu. Uçmayı benim aklıma sokma. (Milena’ya Mektuplar)

Bu ters dünyayı ne zaman birazcık düzene sokacaklar dersiniz? (Milena’ya Mektuplar)

Yargılayanlar beni ne kadar tanır. (Dönüşüm)

Ben kendi pisliğimde yaşıyorum, bu benim meselem. (Milena’ya Mektuplar)

Demek sana çiçek gönderdiler ve sende onları odana koydun, üzüldüm doğrusu buna.Odanda ki bir eşya olsaydım o çiçekler çıkana kadar girmezdim birdaha o odaya. (Milena’ya Mektuplar)

Bu dünya için kendini paralaman gülünç. (Aforizmalar)

Gerçek duygularımla ilgili bir endişeniz varsa şayet, onların eli kolu bağlı, susuyorlar. (Milena’ya Mektuplar)

Ruhları birbirine bağlı insanlar vardır, yürekleri mesafe kabul etmez. (Milena’ya Mektuplar)

Hiç kimse gerçekten sevildiğine, sevileceğine inanmıyor. Sahteliğin tüm zamanların rekorunu kırdığı bir devir. (Aforizmalar)

Mantık ne kadar sarsılmaz olsa da, yaşamak isteyen bir insanın önünde duramazdı. (Dava)

Daha ne demeliyim? Gırtlağım söz dinlemiyor, gözlerim söz dinlemiyor. (Milena’ya Mektuplar)

Beni üzecek gücü sana verdiğim için kendimden özür dilerim. (Aforizmalar)

Pes ettiğimden değil, olmayacağını gözüme soka soka gösterdiğin için vazgeçtim. (Milena’ya Mektuplar)

Masum musunuz? (Dava)

Bu insanların arasında iyi bir şey hayata geçemez. (Ottla’ya ve Aileye Mektuplar)

Ama sen sözlerinle döverdin, kimseye acımazdın, ne söylerken ne de sonrasında, insan senin karşında tamamen savunmasız kalırdı. (Babaya Mektup)

Adaletin yarısı merhamettir. (Aforizmalar)

Yüreğimin kuytu bir köşesinde size karşı biraz kırgınlık bulunması, ara sıra size karşı dengeyi sağlamak açısından oldukça iyi. (Milena’ya Mektuplar)

Oysa ben bütün vaktimi, bütün vaktimden daha çoğunu, yeryüzünün bütün vakitlerini sana ayırmak istiyorum, seni düşünmek, seni yaşamak için. (Milena’ya Mektuplar)

Ne harika insanlar! Ne iyi ne soylu kişiler! Bense ne adi biriyim. İçimi görebilselerdi… Ben anlatsam inanmazlar. (Milena’ya Mektuplar)

Benim konumumun zayıf olması sizinkinin güçlü olduğunu göstermez. (Dönüşüm)

Siz kimsiniz ki? Anlam arıyorken anlamsızlığın âlâsını yapıyorsunuz. (Dava)

Biliyor musun, insan resme uzunca bir süre baktığında gözleri yaşarıyor. (Felice’ye Mektuplar)

Bir konuyu doğru anlamakla yanlış anlamak birbirini tümden yok etmez. (Dava)

Kim bilir, belki de benim ciğerimdeki yarayı görmüştür sende! (Sevgili Milena)

Yersiz hürmet, nesnesini onursuzlaştırır. (Şato)

Reçete yazmak kolaydır, ama insanlarla anlaşmak zordur. (Köy Hekimi)

Beklemek yalnızca, bitip tükenmeyen bir çaresizlik. (Günlükler)

Zaten insan tüm bunları ancak acıma duygusu olursa kabul edebilir. (Dava)

Sen beni sevdiğin sürece nasıl kötü olabilirim ki. (Felice’ye Mektuplar)

Bir çıkmazın içerisindeyim, ama bu çıkmazdan kurtulacağım. Fakat zor olan bu durumumu daha da zorlaştırmayın. (Dönüşüm)


Franz Kafka Sözleri ve Alıntıları
Özlü Sözler
Franz Kafka (d. 3 Temmuz 1883, Prag – v. 3 Haziran 1924, Berlin)

Yorum Yaz