Özlü Sözler

Jorge Luis Borges Sözleri

Jorge Luis Borges Sözleri

Jorge Luis Borges Sözleri ve Alıntıları

Farkında değilseniz hâlâ, öğrenin artık: Yaşam an’lardan oluşur, sadece anlardan, şimdi’yi yakalayın. (Şu Şiir İşçiliği)

Hiç kimse değilim ben. kimseye kılıç çekmedim savaşta. yankıyım, unutuşum, hiçliğim ben. (Sonsuz Gül)

ütün dünya zaten bir labirentken kendine ne diye labirent yaptırsın? (Alef)

Üstümüzde bir yerde büyümekte gaddar tarih. (Sonsuz Gül)

Hedef unutmaktır. Daha önceden varmıştım. (Sonsuz Gül)

Kitaplık sınırsız ve sarmaldır. Bir sonsuzluk yolcusu ondan geçerek hangi yöne giderse gitsin, yüzyıllar sonra aynı ciltlerin aynı bozuk-düzende yinelendiğini görecektir… Yalnızlığım, bu soylu umutla avunuyor. (Ölüm ve Pusula)

Yenilgiden hoşnutum, çünkü bu bir sondur ve ben çok yorgunum. (Alef)

Konuşmak, bir şey söylemek değildir. (Ölüm ve Pusula)

Burada karanlıkta yatarak günlerin unutuşa gömmesine bırakıyorum kendimi. (Alef)

Yalnızlığım, bu soylu umutla avunuyor. (Ölüm ve Pusula)

Dünü unutmak istiyoruz, sadece ağıt yakmak için geçmişi hatırlıyoruz. (25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler)

Yakında herkes olacağım; öleceğim. (Ölüm ve Pusula)

Ne gün doğumu belli ne gün batımı. Sürgit bir gece. (Sonsuz Gül)

Gerçeği kolay benimseriz, belki de hiçbir şeyin gerçek olmadığını sezdiğimizden. (Ölüm ve Pusula)

İlahi iyilik kötülüğü tüketti, sonsuz hayat ölümü, güzellik sefaleti eritti içinde. (Sonsuzluğun Tarihi)

Ve zaman büküyor ikimizi de, biz farkında olmadan. (Sonsuz Gül)

Kişiyi, yazgısının biçimlenişi gitgide şaşkınlaştırır, nereden bakılsa o kişi, içinde bulunduğu koşullardır. (Ölüm ve Pusula)

Hiç kimse, rasgele biri değildir, bir tek ölümsüzse, insanların tümüdür. (Ölüm ve Pusula)

Belki de insanın yazgısı, kısa süren sevinçler ve uzayıp giden acılar. (Sonsuz Gül)

Belki de arayışımın bitimi kendimdim. (Ölüm ve Pusula)

Gölgem, hep yürekli olmuş bir vatanın yıpranmış söylencelerinin peşine düşüyor. (Sonsuz Gül)

Korkunç bir işe kalkışan kişi bunu çoktan tamamlayıp bitirmiş olduğunu düşlemeli, geçmiş kadar geriye döndürülemeyecek bir gelecek olduğu düşüncesini kendine kabul ettirmeli. (Yolları Çatallanan Bahçe)

Birbiriyle hiç bağdaşmayan umutlar hiç patırtı olmaksızın bir arada bulunabilir. Başka bir deyişle, arzunun tarzı sonsuzluktur. (Sonsuzluğun Tarihi)

İnsanoğlunun başına gelen her şeyin, tam ama tastamam şimdi’de geçtiğini hatırladım. Yüzyıllar geçiyor ve yalnızca şimdiki zaman’da oluyor her şey; havada, yerin ve denizin üzerinde sayısız insan var, ama gerçekte, olup biten her olay bana oluyor. (Yolları Çatallanan Bahçe)

Artık bize alıntılardan başka şey kalmadı. (25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler)

Ben ölürken dayanılmaz evren de tüm varlığıyla ölecek benimle. (Sonsuz Gül)

Zamanının labiretini bir türlü çözemedim. (Sonsuz Gül)

Ne kadar bölük pörçük de olsa, hâlâ Borges’im. (Yolları Çatallanan Bahçe)

Asıl mesele oku­mak değil, yeniden okumak. (25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler)

Günler böylece tükenmeye başladı, onlarla birlikte de yıllar, ama bir sabah mutluluğa çok yakın bir şey oldu. Yağmur yağdı güçlü bir istençle. (Ölüm ve Pusula)

Biri dedi ki: Sen uyanıklığa değil, önceki bir düşe uyanmışsın. O düş, bir başka düşle sarmallıdır, o da bir başkasıyla ve bu böyle sonsuza kadar gider, sonsuz da kum tanelerinin sayısıdır. Geriye dönerken izlemen gereken yolun sonu yoktur ve sen bir daha gerçekten uyanmadan öleceksin. (Ölüm ve Pusula)

Ama ben gene de harfleri ve gülleri düşünüyorum. (Sonsuz Gül)

Hiçbir şey üstüne titrenilecek kadar kırılgan değildir. (Alef)

Kadınsız, dostsuz, yapayalnız yaşadı; her şeyi seviyordu, her şeyi vardı ama belli bir uzaklıkta, aynanın öbür yüzündeymiş gibi; sonunda ‘öldü’ ve soluk gölgesi kayıplara karıştı, suya damlayan su gibi. (Alef)

Bana öyle geliyor ki, iyi okurlar, iyi yazarlardan da az. (Alçaklığın Evrensel Tarihi)

Zamana direnebilenler yalnızca zaman içinde yer almayanlardır. (Sonsuz Gül)

Zaman nedir? Sormazsanız, biliyorum; sorarsanız, bilmiyorum. (Yedi Gece)

Herhangi bir yaşam, istediği kadar uzun ya da karmaşık olsun, tek bir an’dan oluşur aslında; kişinin kim olduğunu keşfettiği andan. (Alef)

Cenneti her zaman bir kitaplık olarak düşlemiştim. Oysa herkes Cenneti bir bahçe ya da saray olarak düşünür. (Yedi Gece)

Birkaç adım ötemdeyken nasıl da uzak gibiydi bana. (Alef)

Adı bir an nefret oluyor, bir an sevda, bir an alın yazısı. (Sonsuz Gül)

Belki de Schopenhauer haklıydı; ben bütün öteki insanlarım, her insan bütün insanlardır. (Yolları Çatallanan Bahçe)

Tarih uyanmaya çalıştığım bir karabasandır. (Yedi Gece)

Dünya ne kadar şaşırtıcı, her şey bir birine ne kadar bağlı. (Yedi Gece)

Sayısız pişmanlıklarımla bıkkınlıklarımı ise bilmiyor. hiç kimse de bilemez zaten. (Yolları Çatallanan Bahçe)

Her şeyi bilinçdışında uydururuz, her şeyin gerçekte olmayan bir canlılığı vardır. Bazılarının düşleri cansız ve bulanıktır ya da en azından düşlerini iyi anımsamazlar ve belli belirsiz anlatırlar. Ama benim düşlerim çok canlıdır. (Yedi Gece)

“Yaşam bir düştür.” Shakespeare ise renkli bir imgeyle dile getirmişti: “Bizler, düşlerle aynı kumaştanız.” (Yedi Gece)

Hakikat direnen bir zihne zorla girmez. (Alef)

Önceleri bütün insanların kendisine benzediğini sandı, ama içindeki boşluktan bir arkadaşına sözedecek olduğunda yanlışını farketti ve o andan sonra başkalarından farklı olan kişinin, dış görünüşüyle herkese benzemesi gerektiğini anladı. (Yolları Çatallanan Bahçe)

Ötekiler ‘hiç kimse’ olduğunu farketmesinler diye ‘başka birisiymiş gibi yapma’ alışkanlığını sezgisel olarak iyice geliştirmişti. (Yolları Çatallanan Bahçe)

Yok bir şey. Soğuk yalnızca. Belki de Yaşamın son yıllarının acısı. (Sonsuz Gül)

Kendimi unutarak yaşayacağım. (Sonsuz Gül)

Herkesin ölmeden önce kendi yüzünün nasıl olduğunu bilmesi gerek. (Olağanüstü Masallar)

Dış dünyanın onu seyretmesinden, belki de dış dünyayı göremediği için hoşlanırdı. (Ficciones)

Geçmişi azıcık değiştirmek, bir tek gerçeği değiştirmek değildir; o gerçeğin sonsuz olmaya yatkın sonuçlarını da ortadan kaldırmaktır. (Alef)

Unutmak, en iyi intikamdır. (Sonsuz Gül)

Bir kadının adı beni esir alıyor. Bir kadın bütün vücudumu acıyla dolduruyor. (Altın ve Gölge)

Doğu’yu bizler gibi duyumsayıp duyumsamadığını kim bilebilir? Ama bana kalırsa bizim gibi duyumsuyordu. Doğu, Batılıların gözünde her zaman bir büyüleyicilik taşımıştır. (Yedi Gece)

Cahil bir adamın eline kitap vermek, çocukların eline kılıç vermek kadar tehlikelidir. (Şu Şiir İşçiliği)

Günümüzde şair çağına sırt çeviremez. (Kum Kitabı)

Uyanıkken korkunç anlarla dolu bir yaşam süreriz; hepimiz biliriz ki, gerçeklik zaman zaman dayanılmaz olur. (Yedi Gece)

Bugünün deyişiyle, sırası gelince ben de ölümsüz sözler söyleyeceğim. (Sonsuz Gül)

Her şey yeni ve farklıydı o günlerde, rüyalarımızın ağızda bıraktığı tad bile. (Alef)

Başarılmış bir hayat, olgunluk çağında gerçekleşen bir ergenlik düşüdür. (Rüyalar Kitabı)

Yıkımdan her zaman gizemli bir zevk duyulur. (Kum Kitabı)

Ona göre tarihsel gerçek, olup bitenler değildir; tarih, bizim olduğuna hükmettiğimiz olaylardır. (Yolları Çatallanan Bahçe)

Yaşarken kibrinden geçilmeyen insanoğlu, ölünce sinekleri toplamaktan başka bir işe yaramıyor. (Alçaklığın Evrensel Tarihi)

Tarihin tarihten kopya çekmesi zaten yeterince şaşırtıcıyken: tarihin edebiyattan kopya çekmesi akıl alır gibi değildir. (Ölüm ve Pusula)

Yapraklardan kuşlara varmak, güllerden harflere varmaktan kolaydır elbet. (Ölüm ve Pusula)

Savaş görmüş insana hiçbir şey tuhaf gelmez. (Dantevari Denemeler – Shakespeare’in Belleği)


Jorge Luis Borges Sözleri ve Alıntıları
Özlü Sözler
Jorge Luis Borges (d. 24 Ağustos 1899, Buenos Aires, Arjantin – ö. 14 Haziran 1986, Cenevre, İsviçre),

Yorum Yaz