Özlü Sözler

Stefan Zweig Sözleri

Stefan Zweig Sözleri

Stefan Zweig Sözleri ve Alıntıları

Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.

Stefan Zweig (Olağanüstü Bir Gece)


Olağanüstü Bir Gece Eserinden Sözleri/Alıntıları

İçimin bir zamanlar ne kadar ölü olduğunu asla bilmediler, şimdi nasıl çiçek açtığımı da asla anlamayacaklar.

Çünkü ben o zamanki ben değilim.

Acı çekmek için bile yetersizdim.

Gülen, sohbet eden binlerce insanın içinde ben kendi içimdeki o kayıp insanı arıyordum.

Fakat sahte arzularla umudu suni olarak beslemenin yararı yoktu, bu sadece bir hata olurdu.

Sizler benim ancak dışımı görebilirsiniz, içimdeki fırtınaları asla bilemezsiniz. Çünkü onları sizden gizlemek için her şeyi yapıyorum.

Kendime bile neredeyse anlatmayı başaramadığım bir şeyi, başkaları için anlaşılır hale getirme gibi bir hedefim de yok.

Eğer nasıl biri olduğumu bilseydiniz, şu anda beni selamlarken yüzünüzde gördüğüm o tatlı, dostane gülümse kim bilir nasıl donup kalırdı dudaklarınızın kıyısında!

Herkes birbirine benziyordu, tüm yüzleri, sözleri, mimikleri ezberlemiştim.


Amok Koşucusu Eserinden Sözleri/Alıntıları

Belki de insan her şeyi içine atmaktan boğuluyor zamanla.

Sizden benimle konuşmanızı rica ediyorum, çünkü kendi suskunluğumda boğulmak üzereyim.

Söz konusu başkalarının derdi olunca nasıl da hep daha zeki ve daha nesnel oluruz.

İnsan her şeyini kaybettiğinde, elinde kalan son şey için umutsuzca savaşır.

Ah şu belirsizlik, nasıl da eziyet ediyordu şimdi bana.

Güvenin şartı samimiyettir, kayıtsız şartsız samimiyet.

Eğer insan bir başkasını zor durumda görürse, elbette ona yardım etme mecburiyeti ortaya çıkardı.


Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Eserinden Sözleri/Alıntıları

Sana, beni hiç tanımamış olan sana.

Beni asla tanımamış olan ve hep sevdiğim sen…

Çünkü sen, yalnızca kolay, oyun gibi ve ağırlıktan yoksun olanı seversin, bir kadere müdahale etmekten korkarsın.

Ve insanların arasında öylece tek başına kalmaktan daha korkunç bir şey olamaz.

Ve senin bakışlarından anlıyordum: ruhunda ufacık da olsa bir iz bırakmadığımı.

Çünkü acı, gidenin değil kalanın hikayesidir. Ve hikayeler kalanlara aittir.

Minnet; buna insanlarda o kadar nadir rastlıyoruz ki.

Ve öyle sanıyorum ki, beni ölüm döşeğimden çağırsaydın bile, yataktan kalkıp seninle gitme gücünü toplardım.

Seni suçlamıyorum. Seni sen kim isen o olarak seviyorum.

Çünkü yeryüzünde hiçbir şey kuytulardaki bir çocuğun fark edilmeyen sevgisiyle karşılaştıralamaz.

Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?

Ölmem sana acı verecek olsaydı eğer, o zaman ölemezdim.

Bir şey olursa yaz demiştin. Çok şey oldu, yazamadım.


Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat Eserinden Stefan Zweig Sözleri ve Alıntıları

Şahsen ben insanları yargılamak yerine, onları anlamaya çalışmaktan zevk alıyorum.

Zor olan sadece söze nereden başlayacağını bilmektir.

Ne olursa olsun zaman her şeyin üstesinden geliyor.

Düşünmek değil, eyleme geçmek gerekiyor.

Belli bir hedefi olmayan her hayat bir hatadır.

Yarım gerçeğin hiçbir kıymeti yoktur, sadece tam gerçek önemlidir.

Bir arzudur insanı aşağı çeken.

Yeniden başlamak için çok yorgunum, çok usandım.

Belirsiz bir sözcük olan vicdan denen şeyden kaçamıyorsunuz.

O gün beni o kadar çok yaralayan şey, hayal kırıklığıydı.

Davranışların aşırıya kaçtığı anlarda insanın şiddetle gerilen doğası öyle trajik bir ifadeye bürünür ki bunu genellikle ne bir resim ne de bir söz, yıldırım düşmesine benzer bir güçle aktarabilir.

Aklı olanın şansı da güçlü olur.

İnsan bir kez olsun, bir an olsun aptalca davransa ne olur?

Bütün yalnızlar gibi özgür ve bütün özgürler gibi yalnızız.

İnsanların çoğu sınırlı bir hayal gücüne sahiptir.

Uğruna bütün hayatımı bir kenara atmaya hazır olduğum bir insan için, elinin tersiyle kovalayacağı bir sinek kadar değerim yoktu.

Az konuşurdu, ama hoşa giden ilgiyle insanları dinlerdi.

Her şeyi kavrayan ama hiçbir şey anlamayan…

Belki düşen insan kendine yardım edeni de kendisiyle birlikte sürüklemekten hoşlanır.

Belli bir amacı olmayan her şey bir yanılgıdan ibarettir.

Ufak da olsa aptalca bir can sıkıntısına harcayacak zamanım yok.

İnsanın yaşadığı müddetçe hayatındaki tek bir olaya, tek bir güne kilitlenip kalması, katlanılmaz birşey.

Hukukta, fazla iyi niyete yer yoktur.

Kendini daha güçlü, daha akıllı ve daha temiz hissetmek bazı insanlara haz veriyor.

Oysa minnet ifadesi insanlarda çok nadir görülen bir şeydir.


Satranç Adlı Eserinden Stefan Zweig Sözleri ve Alıntıları

İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ.

Savaşacağım tek şey, içimdeki diğer bendi.

Çünkü bir insan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir.

Zira bilindiği gibi dünyada hiçbir şey hiçlik kadar büyük bir baskı yapmaz insan ruhunda.

Sonunda yalnızdım ve artık asla yalnız olmayacaktım!

Ne çok yabancı var yanımızda, tanıdığımızı sandığımız.

Dünyayı değiştiremiyorsan dünyanı değiştirirsin. Hepsi bu.

İçimde bir şeyler haklıydı ve bunu sadece içimdeki diğer ben biliyordu.

Sizler yeni bir gün doğumunu bekleyebilirsiniz, benim buna gücüm kalmadı.

İnsan bekliyor, bekliyor, bekliyordu; düşünüyor, düşünüyor, düşünüyordu ta ki şakakları zonklayana kadar hiçbir şey olmuyordu. İnsan yalnız kalıyordu. Yalnız… Yalnız…

Cehalet, bütün alanlarda ortak olmak üzere evrenseldi.

Yeryüzünde beni sorgulamayan, bana işkence yapmayan bir insan var mıydı gerçekten?

Özgürlüğün tadına varmak için kendimizi kontrol etmek zorundayız.

İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler, fakat hiçbir şey olmaz.

Bütün yontulmamış varlıklarda olduğu gibi onda da gülünç bir kendini beğenmişlik vardı.


Kitaplığım benim krallığımdır. (Montaigne)

Mutluydu ama kafası karışıktı; kahkahalar atmak istiyordu ama gözyaşları yağmur gibi yanaklarından süzülüyordu. (Yıkıcı Sır)

Yarın, ne kadar yakın ve ne kadar sonsuzca uzak. (Korku)

Çünkü biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası söz konusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, âciz kalırız. (Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma)

Ölmekten çok daha zordu bu ölüm saatini bekleyiş. (Bir Çöküşün Öyküsü)

Ruhu zaten ölmüştü, geriye bir tek bedenini öldürmesi kalmıştı. (Bir Çöküşün Öyküsü)

Kadınlar bütün sırların bekçisiydi; cezbeden, vaat eden, arzulayan ve aynı zamanda arzulanan onlardı. (Kızıl)

Acı çektiklerini asla söylemezler. Kadınlar katlanmak için yaratılmışlardır. (Karmaşık Duygular)

İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır. (Korku)

İnsana mutluluk kadar sağlık katan bir şey yoktur ve en büyük mutluluk da bir başka insanı mutlu etmektir. (Mürebbiye)

İçinden bir şey hayır diyorsa, sende hayır demelisin. (Mecburiyet)

Maalesef bu dünyada adaletin haklıdan değil, güçlüden yana olduğunu zamanı gelince anlayacaksın. (Gömülü Şamdan)

Yalnız kendin için yaşadığını bilmiyordum. Ben sanıyordum… sanıyordum ki, ben de senin dünyanın bir parçasıyım. (Mecburiyet)

Seni tanımadan önce neyim vardı: Yapayalnızdım. İki kişi olunca dünyanın üstesinden gelinebilir. (Clarissa)

Ve bir şeyi saklamak, söylemekten daha ağır gelir insana. (Korku)

Birini aldatan, başkasını da aldatır. (Yıkıcı Sır)

Hiçbir arzum yok, yeryüzünde masum kalmak dışında. (Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor)

Hepsi onu çaresizce sevdiğimdendi. (Ay Işığı Sokağı)

Daha ne kadar birbirimize işkence etmeye devam edeceğiz? (Korku)

Sen ve ben, biz ikimiz dünyanın kendisiydik ve dünya daha önce hiç olmadığı kadar büyük ve güzel görünüyordu. Ah keşke hayatta olmak için değil de, kendi hayatımızı yaşayabilmek için ikimize ait sekiz günümüz daha olsaydı. (Clarissa)

Binlerce insanın arasında yapayalnız olmanın ne anlama geldiğini bilemezsin. (Kızıl)

İnsanlık adına gideceksen, inandığın bir şey uğruna gideceksen seni tutmam. Fakat köleler içinde bir köle olmak için gitmek istiyorsan, karşında olurum. Insan bir amaç uğruna kendinden vazgeçebilir, fakat başkalarının çılgınca fikirleri uğruna değil. (Mecburiyet)

İnsanlar beni anlamıyor, ben de onları anlamıyorum. (Ay Işığı Sokağı)

Şimdiye kadar hiç kimseye söyleyemediklerini, hatta kendilerine bile itiraf edemedikleri şeyleri birbirlerine anlatıyordu bu iki insan, oysa birbirlerini doğru düzgün tanımıyorlardı bile. Fakat birinin yüreğinden kopan çığlık diğerinde karşılık buluyordu, çünkü onların acıları akrabaydı. (Lyon’da Düğün)

Bütün hayatımızı, aslında yapmaktan başka çaremiz olmayan şeyleri rızamızla seçmeyi öğrenmekle geçiriyoruz. (Geçmişe Yolculuk)

Özgürleşmek isteyen, bastırılmış kahkahalar vardı içinde. (Korku)

Vicdan hatırladıkça hiç bir suç unutulmaz. (Merhamet)

Uyandım ve sen yoktun. Hayatımda hiç bu kadar korkmamıştım. Kendimi terk edilmiş hissettim. İlk kez şimdi, şu dakika benim için ne demek olduğunu, ayrılığın ne anlama geleceğini anladım! Uyanmak ve seni görememek korkunçtu. (Clarissa)

Fakat hayat mucizeleri sevse de, gerçek mucizeler konusunda cimri davranır. (Lyon’da Düğün)

İçinde yaşadığımız dönemde, olaylar o kadar yoğun ve hızlı yaşanıyor ki, bu nedenle insanın hafızasında bir şey kalmıyor. (Dünün Dünyası)

Ve sizler korkak olduğunuz müddetçe onların gücü hep olacaktır. (Mecburiyet)

Ben hep yalnızım ve bunun hep böyle devam edeceğini, böyle devam etmek zorunda olduğunu biliyorum, başkaları gibi hissetsem de bu durum değişmeyecek. (Lyon’da Düğün)

Günler tıpkı nehirdeki su gibi sessiz sakin, sonsuz bir kaynaktan her defasında yenileniyormuş gibi akıp gidiyordu. (Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor)

Fakat günümüz insanı kalpsiz. (Sahaf Mendel)

Biz kızlar çok aptalız. (Mürebbiye)

Ben de hep sanıyordum ki insanın âşık olması çok güzel bir şeydir. (Mürebbiye)

Kitap okuyan insanlar dünyayı yalnızca kendi gözleriyle değil, sayısız insanın ruhsal bakışlarıyla görebilir. (Yarının Tarihi)

Zaten mantık ne zaman duygulara karşı bir şey yapabilmiştir ki? (Dünün Dünyası)

Kaybetmek için bazen sevmek yeterliydi. (Bir Çöküşün Öyküsü)

Susuyorsun ve katlanıyorsun çünkü seni anlamıyorlar. (Şeytanla Savaş)

Çünkü onun köylü kafasında şu an gittiği büyükşehir kandırmaca ve hırsızlıkla aynı şey demekti. (Dadı)

İç dünyasını genişletmeyi erken öğrenen kişi, daha sonra tüm dünyayı içine sığdırabilir. (Dünün Dünyası)

En önemli şey, insanın kendisi kalması, değişmemesidir. (Clarissa)

Uyanmak bile tek başına acıtıcıydı. (Bir Çöküşün Öyküsü)

Evet, insan susarak da yalan söyleyebilir. (Clarissa)

Büyük şahsiyetler her zaman iyi yürekli de olurlar. (Dünün Dünyası)

İnsanın kendisine bile açıklayamadığı şeyler var. (Mecburiyet)

Maceranın gerçek bedeli tehlikeye atılabilmektir. (Korku)

En çok bilenler en çok acı çekenlerdir. (Üç Büyük Usta)

Keşke her şey bir ya da iki aylığına ertelenebilseydi. (Hayatın Mucizeleri)

Belki de insan… En büyük utancı… Kendine en yakın hissettiklerine karşı duyar. (Korku)

Kadınlar bütün sırların bekçisiydi. (Kızıl)

Dünyada tüm insanlar birbirine güvense polise, mahkemelere, hapishanelere ve hatta paraya gerek kalmaz. (Sahaf Mendel)

Her şeyin bittiğini sandığınız anda kader birini yollayıveriyor. (Clarissa)

Kendi kentimizin en güzel yerlerini asıl yabancılara sormalıyız. (Dünün Dünyası)

Düzene ayak uyduramayan yapayalnız kalır. (Kızıl)

Hiçbirimize tek bir nefeslik bir yaşam dahi ikinci bir kez verilmeyecek ve böyle bir anda aşkı bulan onun keyfini çıkarmalıdır. (Lyon’da Düğün)

Ama bütün bu ikiyüzlülük ve sınırlamalar sadece yoksul sınıfa yönelik uygulamalarda görülüyordu. (Dünün Dünyası)

Mutlu olup olmadığını kimse bilmiyordu, belki kendi de bilmiyordu. (Ay Işığı Sokağı)

İnsanın sahip olduğu her şey sadece emanettir. (Gömülü Şamdan)

Yanmış bir ağacın boş ve kara oyuğu gibi boşalmış olmalıydı içi de. (Karmaşık Duygular)

Vatan onun için artık daha çok bir hapishane, bir mecburiyetti. (Mecburiyet)

Bu korkunç ve boğucu yalnızlık duygusundan kimse beni çekip çıkarmıyor. (Kızıl)

Beni üzen şey insanlar değil ki. Her şey, tüm yaşamım üzüyor beni. (Lyon’da Düğün)

Nefret halinde insan hızlı öğrenir. (Yıkıcı Sır)

Tarih, mükemmel bir drama yazarıdır. (Amerigo)

Yanında götüremeyeceğini bildiği zaman, her şey ne kadar da değersiz görünüyordu. (Korku)

Ağlayamayacak kadar ümitsizdim. (Mürebbiye)

İnsan yaşlanıyor, ama değişmiyor. (Geçmişe Yolculuk)


Stefan Zweig Sözleri ve Alıntıları
Özlü Sözler
Stefan Zweig Sözleri (d. 28 Kasım 1881, Viyana, Avusturya- v. 22 Şubat 1942, Rio de Janeiro, Brezilya)

Yorum Yaz