Fuzûli Sözleri ve Alıntıları
Karıncayı bile incitmem deme! ‘Bile’den incinir karınca;
Söz söylemek irfan ister, anlamak insan…Fuzûli, Leyla ile Mecnun
Rind ile Zahid Adı Eserinden Fuzûli Sözleri ve Alıntıları
Yalanı başkasına ileten, yalancının yerini tutar.
Çünkü nefesin canı vardır.
Suret’ten ma’na’ya götüren bir rol vardır. Ma’na gülünün göründüğü yerler suret’in bahçeleridir!
Bir kul, dünyada ad bırakmak ıçın, bir ömür boyu meşakkat çeker ve çocuk besler; terbiyenin güzeli çocuğa tesir etmez de babasının adını yele verir yüz suyu dökerse, o kimse için ümid yoktur!
Gönlünü sıkıntıya öyle alıştır ki, senin sıkıntı dediğinden kişiler lütuf görsun! Kime gamdan ferah ve üzüntüden rahat gelmezse, onun rahatı üzüntüye vesile olur, ferahlığı da gam ve kederin ta kendisidir.
Kişi cahilliğini itiraf ederse, ayıp değildir. Her bilgin başlangıçta cahildir.
Nefsin ayıbı, cahilliğin ayıbından gafil olmaktır. Gerçi her noksan olana mükemmellik kondurmak yersizdir. Ama noksan olan, kendi noksanlığını bilirse bir bakıma mükemmelliktir!
Cahillerin sıkıntısı fakirlikten, rahatları ise zenginliktendir. Bu sebepten bazan rahatları, çok kere de sıkıntıları vardır. Fakirliği rahat bilen dertliler ise rahatın ta kendisidirler, sıkıntının adını bile bilmezler.
Allah’ı bilen konuşmaz, lâldir!
Nefis, gurbet tuzağının esiri olmayınca, mihnet ve meşakkatten incinmez.
Ömür bitti, söz sona ulaşmadı.
Bil ki, bu gün neye heves edersen yarın unutursun! Hatırlayınca özlem çekersin! Hasret ahı ile içini yersin!
Her şey insana bir sır söyler.
Bilgili kişi, aklıyla cahile yaklaşabilir. Lakin cahilin bilgiliye yakınlık kazanması zahmetlidir.
Dünya düşüncesi, gönlümden huzuru götürdü. Ahiret gamının korkusu, beni zayıflattı. Her kimden işimin çaresini istedimse, yüzlerce defa, benden daha çaresiz olduğu ortaya çıktı.
Bir kimse şekil güzelliğine aşık olursa, şüphesiz onun aşkı, geçici güzelliğin zevaliyle yok olur.
Kötülükleri öğretmek kötülüktür, sakın yapma!
Mânanın özü, sözün süsü demek değildir, insanlara akıllarının derecesine göre konuşman gerek.
Seninle olmak da zor, sensizlik de.
Dünya, varlığıyla vardır; varsa yok gibidir, yoksa var gibi.
Bunda şüphe yoktur ki, kitap okumanın çokluğu, şüpheyi gidermez, belki şüphenin artmasına sebep olur!
Hiç bilenlerle bilmeyenler, bir olur mu?
Başlangıçtan sonuna kadar, yaradılışımızın dört mevsiminde, her mihnete karşılık Allah, bir nimet vermiştir: Acizliği, her şeyden habersizliğin nimeti; güzelliği, kabul görme cazibesi; aşkı, mahabbetin zevki ve de yaşlılığın zayıflığını, vakar ve saygı!
Kulun kula kulluğu, kula yaraşmaz.
Doğrusu; saltanattan gâfil olan bir câhil, sultanlara yanaşmaya çalışan bir âlimden daha iyidir.
Fuzûli Divânı Adı Eserinden Fuzûli Sözleri ve Alıntıları
Herkes, kendi işinde kusursuz olmalı. Aşığın akıl sahibi olması doğru mudur?
Vefasızdır dünya kimseyi mutlu etmez.
Deliye hazine değil virane gerektir.
Daima kendimi evsiz barksız gördüm. / Derde düşmüş, hicranla dağlanmış gördüm. / Bir fark var: Nuh burada tufan gördü. / Ben Nuh değilim; nice tufan gördüm.
Aşk, cânın belâsıdır.
Bir dosttan öğüt almayıp, kendimi aşka bıraktım. Benim kendime ettiğimi hiçbir düşman etmez bana.
Âşıklar Yûsuf’u almak için pazarlık yapmaya başlayınca her dil adeta Züleyha’yı öldürmek için bir kılıç kesilir.
Aşka heves eden çok kişi gördüm. Senin inleyen âşığını görünce aşk hevesini terk etti.
Cehennem ateşinin varlığını itiraf etmeyen kâfir, senin ayrılık derdinin ateşini görünce imâna gelir.
Üç bilinenli bir denklemdir hayat; sabır, şükür, dua. Üçü’de Allah’tan, üçü de kalbe şifâ.
Ben sevgilinin cevrine, cefâsına alışkınım. Onlar olmazsa ne olur benim hâlim? Yârabbi onun cevrinin, vefasının sonu, sınırı olmasın. “Onun adaleti yoktur” veya “Zûlmü çoktur” demeyin. Yârabbi, ne olursa olsun, ama gönül tahtımda ondan başka sultân olmasın.
Fuzuli! Cefa görmek istemiyorsan şayet; vefa beklerim deme vefasız dünyada.
Gönlümdeki yangının hararetinden eksilmeseydi gözümün nemi; göz yumup açana kadar sel içinde bırakırdım âlemi.
Leyla ile Mecnun Adı Eserinden Fuzûli Sözleri ve Alıntıları
Eğer dert ortağı isen, benim yârim ol; yok, eğer dert ortağı değil sen de, var ol!
Boş yere canı yanmaz insanın.Ya bir eksiklik vardır geleceğe dair, ya da bir fazlalık vardır geçmişten gelen.
Sustuğum şeyler var, hiç konuşmadıklarım. İçinde kaybolduğum şehirler ve içimde kaybolup giden insanlar var.
Sen yeter ki çocukluk yap gönlümde salıncağın hazır.
Senin için dünyayı karşıma almışım da sen onlar daha kalabalık diye o tarafa geçmişsin gibi.
Ecel gelse, benim neyimi alacak ki? Can yok; gam alacak değil ya.
Mumun hayatı ateşle değil mi? Ateşle mutludur o.
Tövbe et; çünkü tövbe, amellerin en güzelidir. Kurtuluş için gayret et; çünkü bu gereklidir.
Bu yoldan uzak durmak olmaz; çünkü en güzel yoldur sana giden yol.
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.
Zülfüne tutunduğumdan beri delilik zinciri ile içli dışlıyım.
Maşukun yüzü, bilge olmayandan gizli kalmalı; çünkü bilge olmayan, Allah’ın sanatını idrak etmez.
Gözlerin o kadar yeşil ki; öpsem gözlerinden, dudağımda bir orman filizlenir.
Devran hep böyle dönmez. Bakarsın, bir gün murat çiçeğin açılıverir. Sen inançlı ol.
Bülbül gül için ağlayıp inlerken, lale onun derdine derman olur mu?
Herkesin bir derdi vardır. Kimi söyler dilini yorar, kimi susar yüreğini yakar.
Bu âlem, Allah’ın (c.c) sanatını sergilediği bir iş yeridir.
Kimse tanıdığın gibi kalmıyor. Bir gün bakıyorsun sıcacık, bir gün bakıyorsun buz gibi.
Benim gidişim, dünyanınkine terstir. Sanki ben bu devrin insanlarından başkayım.
Bir gün kavuşma olabilseydi, vücudum baki kalsın, derdim!
Kemeri andıran bir çift kaşı âşıkların belası, her kirpiği kan dökücü bir ok, tertemiz alnı bir bela deniziydi.
Biz gamını çektik; sen başkasına yâr oldun.
Bazan kavuşma arzusuyla, bazan da ayrılık belasıyla ağlarım!
Kimse birbirini tanımak için sabretmiyor, kimsenin kimseye ayıracak vakti yok.
Ben, akıldan yol göstermesini istiyorum; lakin, aklım bana yoldan çıkmayı öğütlüyor.
Bu derdime merhem onu edin, başkasından da söz etmeyin.
Güzellere kavuşmayı isteyen, kavuşma hevesidir; yoksa olgun bir aşk, ayrılıkla kavuşmayı fark edemez!
Ey bulut; suyun her eksildiğinde denizlere yalvarıp durma! Gel o suyu bu kan saçan gözümden al; hatta ondan denizlere de bağışla!
Ey Fuzuli, eğer insanlardan yüz çevirirsem, ayıplama beni; çünkü, kime sokulduysam ondan yüz türlü bela gördüm.
Nem var ki laf edem özümden, mahveyle beni benim gözümden.
Ger derse ki Fuzûlî; güzellerde vefâ var. Aldanma ki şair sözü, elbet yalandır.
Şiire heves etme, kötüdür. Güzeldir derlerse, yalandır.
Cihanda eski bir usuldür; kâr isteyen, zararı da göze almalıdır; canan dileyen, cefaya katlanmalı; hazine isteyen de ejderhaya tahammül etmelidir.
İnsan en çok geçmişinden kaçıyor ama insanı da en çok geçmişi mutlu ediyor.
Kimse bana aşktan bahsetmedi; işte şimdi senden işittim adını!
Bu alem hoş bir geçim evidir; ama, ne yazık ki temeli sağlam değildir.
Sevgilim gönlümden kayıp değildir; ağlayan gözümden kayıp olursa nolur, sanki?
Senin bakmaya meylin olmadıktan sonra, bendeki bu yüz güzelliği ne işe yarar?
Ben, Musa gibi, sözü güçlü bir şairim; ortalık sihirbazdan geçilmiyor, bense mucizeyim.
İnsanlardan öyle usanmıştı ki, kendi aksini bile düşman sanıyordu.
Yine herkesi kendim gibi sandım en zayıf noktamızda buydu zaten.
Sevgilinin gamı bedenimi, canımı sardı. İçimde sevgilimden başka kimse kalmadı. Bende nasıl benlik olabilir? Beni bende arayan ne bulabilir?
Hoş geldin Leyla. Yüreğim biraz tozludur kusura bakma. Bugüne kadar kimse girmedi içeri ne yapsın garip.
Biz cihan sarayını gerçekte viran bilmişiz; esenlik hazinesini bu virane içinde gizli bilmişiz.
Ya Rab, elimden tut; çünkü, dertliyim, düşkünüm; ağlayıp inliyorum, kederliyim!
Sen bir servisin, ağır yükler yüklenme! Hür ol, esir değil!
Bir kimse kendinden haberli değilse, bir başkasını tanıması nasıl mümkün olsun?
Yani sen de Fuzuli, hep beni ayıplar, bağrımı edersin kan. Öğrenemedin mi bunca yıl, kolay değil vazgeçmek aşktan?
Gül, yüzünden örtüyü atmış; bülbül, inleyen şarkılar söylemeye başlamıştı…
Bu ne olgun kişidir ki incelikleri bilen akıl bile onu anlamakta şaşıp kalmıştır!
Bu alem bir rüya ve hayal imiş. O halde bu rüyaya ve hayale fazla bel bağlayıp sevinme!
Ben yok oldum, sen var ol.
Senin ağzından çıkan lafa kulağın hiç mi hayret etmiyor? Ben kulak olsam uyandırırdım açıkçası.
Öyle bir diyarda eğleştir ki beni, insanoğlunun kırıntısı olmasın.
Bahaneler ileri sürmektense, başlamak ve tevekküle sarılmak daha iyidir.
Gül, gonca iken dikenle birliktedir; açıldığında ise bir başka yar ile birlikte olur. Aslında azabı çeken dikendir; fakat mevsimi geldiğinde gül suyunu hekim alıp gider.
Gam merhalesinde yapayalnız kalmışım; ne yârim, ne arkadaşım, ne de dert ortağım var.
Vücut bir gam tuzağıdır; özgür olanların yeri yokluktur.Kim bu tuzağa düşerse, gama karşı sürekli sabretmesi gerekir.
Sen onu cahilliğinden istiyorsun! O ise sana bilgisiyle aşıktır!
Bana Leyla gibi çok peri yüzlüler, birçok güzeller var dersiniz. Billahi bu sözü asla demeyiniz! Âlemden ondan başka kim var? Bülbül, gül için inlerken gelincik onun derdine deva olur mu?
İnsanlar içinde zulüm çoktur; sen benim gönlümü tenhalığa alıştır!
Gönül hayaliyle teselli bulur, kavuşmayı arzu etmez!
Madem o sana sevgi gösterdi. İyiliğe karşı kötülük etme bari.
Bulut değilsin, ağlama.
Dostlar! Yakamın yırtığını görüp beni ayıplamayın; o gülü kim gördü de yakasını parça parça eylemedi.
Tövbe et; çünkü tövbe, amellerin en güzelidir. Kurtuluş için gayret et; çünkü bu gereklidir.
Bu yoldan uzak durmak olmaz; çünkü en güzel yoldur sana giden yol.
Mecnûn ki haberden oldı âgâh. Sûz-i ciger ile çekdi bir âh.
Söz, gönül hazinesinin mücevheridir; insanın kişilik ve sıfatlarının gerçeklerini yansıtan aynadır.
Ya Rabbi! Yardım et, çünkü hor ve hakir bir halde ağlayıp inliyorum. Fakat, dergahına fazlası ile ümit bağlamışım.
Beni öldüren görmezlikten gelişindir.
Belki başka bi zaman başka bi yerde. Sonuçta yarım kalan her şey tamamlanmaya muhtaçtır.
Mende Mecnûn’dan füzün âşıklık isti’dâdı var. Âşık-i sâdık menem Mecnun’un ancak adı var. (Bende, Mecnûn’dan daha fazla âşıklık yeteneği var. Oysa sadık âşık benim, Mecnûn’un sadece adı çıkmış.)
Dünyaya gelip de gitmeyen mi var? Olgunluğa erişip de sonu gelmeyen mi var?
* * *
Matemlinin gözyaşı rahmet yağmuru ve şevkat nişanesidir. (Saadete Ermişlerin Bahçesi Kerbela)
Hiçbir cevher, niyaz ehlinin gözyaşı mücevherinden üstün değildir. (Saadete Ermişlerin Bahçesi Kerbela)
Kur’an, birçok ayette düşünmeyi teşvik ve insanların tabiatı okumalarını tavsiye eder. (Tevhid Fuzûli)
Fuzûli Sözleri ve Alıntıları
Özlü Sözler
Fuzûli (d. 1483, Hilla – v. 1556, Bağdat), Türk divan şairi
Yorum Yaz
Bir yorum yazmak için giriş yapmalısınız.